Bitap Recalar..

İnsan..Koşar durur dünya maratonunda..Yalpalanan sevinçlerle,hırpalanan gülüşlerle kendi kendine rakip olur yalnızca. Fakat kuruntuları,sanrıları olmayanı var gibi hissettirir ona. Aklında bu maratonda zorlu rakiplerin olduğunu canlandırır daima. Daima yenilgiye yakın olduğu kadar zafere yaklaşamadığını söyler zihnine,kalbine ve ruhuna. Sonuç: varlığı bu kurguların esaretine sokmaktır elbet sonunda. Geri döndürmeye çalışmak kimi zaman kolaydır lakin bazen o denli hapsolur ki beşer ,harbiden şaşar yolu.. Bulamadığı çıkış yolları,kuramadığı zafer hülyaları büker de büker belini. Yaşarken bu çalkantıları, bilmez kendi kendine yediği derin derya vurgunlarını.. Farketmez kendini göz göre göre hapsettiği karanlık odaları. Uzun uzun tasfir edilebilir bu hallere deva bulmak gerekir hayat denen ucu bilinmez maratonda zaferi göğüsleyebilmek için.. En başta, bu yolculukta tek rakibin kendi şahsımız olduğu manasını sindirmeliyiz zihnimizde.. İnsan kendi kendine nasıl rakip olabilir ki diye cevabının olmadığı düşünebilecek bu sorunun en özet ve en kapsamlı cevabı "Kendini Yenilemek"tir elbette. Nedir ki bu kendini yenilemek? Şayet her gün aklınıza,kalp ve ruhunuza yepyeni,capcanlı,berrak heyecanlar,başlangıçlar yaşatırsanız işte o vakit yenilenmenin ve dolayısıyla adımlar atmanın verdiği güçle maratonunuzda dünkü kendinizden önde olur ve manasız kurguların esaretinden kurtulursunuz.. Varlığınıza olmayan endişe kaynakları inandırmak yerine her gün heyecanlı öğrenişlere koşmak; zahmetsizce ulaşabildiğimiz ilme,bilime,gelişime vakit ayırsanız nelerin değişebileceğini göreceksiniz! Bırakın artık şu çocuksu "benden adam olmaz" nazlarını ve farkına varın zafere,iyiye ve güzele ulaşmak için yapmanız gerekenlerin sandığınız kadar uzak yada güç olmadığını!

Düşün,gör ve yaşa sende!
*

Derinlerde Yaşamaktır..

Manasız bir koşuşturmacanın birkaç harfle özetlenmiş hali gibi yorumlarlar "hayat"ı derinlerde yaşamayı bilmeyenler. Çevresinde olup bitenlere mana koymadan,araştırıp sonuç bulmadan basitçe defedenler zihni olguları. Kimisi de aradım taradım yine de boş bu hayat denen diye su yüzüne çıkma gayretine düşer. Düşünmek gerek en başta; milyon insanları düşünceleriyle arkalarında sürükleyen,hayatı anlamlandırma çabasındaki,düşünürler boş adamlar mı? Elbetteki hayır! Nedir pekala bu içimizdeki hayat boş bir uğraş anlayışı? Kendimizi zorla melankoliye sürükleme gayretinin izahı nedir? Oturup bir baksak çevremize tebessüme değer onlarca şey olduğunu.. Şayet eğer mantığımıza körü körüne "NEDEN BEN?" çıkmazını saplarsak en baştan kilitleriz kendi kendimizi katlı sandukalara! Neymiş o halde? Düşün-Gör-Yaşa!

İnternet Kullanıcısı!

Hepimizin bir Facebook hesabı var neredeyse değil mi? Bir de Twitter? Bunlardan hiçbiri yoksa dahi hepimiz birer internet kullanıcısıyız ki şuan bu blogta bu satırları okuyabiliyoruz.. Google, dünyanın en önde gelen şirketlerinden.. En büyük arama motoru.. Nasıl da aç yaratıkları biz internete böyle ki en büyük şirketler arasına yükseltmişiz bu motoru. Amacına uygun kullanılsa internet harikulade bir araç gerçekten de fakat çoğu insan bu amacı saptırmış durumda. Zorumuz ne ki ya hu?! Bilgiye ulaşmak için kullanmak varken.. İşte bizde bu sanal mekanı Bilgi-Yorum harmanıyla bütünleştirmeye kararlıyız. Tertemiz ruhlara,tertemiz satırlar vermek boyun borcu olsa gerek! Sıkıldığınızda,bunaldığınızda gencecik kelamlarla berrak bir duşa girdirin beyninizi! Takipte Kalın..